Türk Ocakları Ankara Şubesi Vefatının 16. Yılında Alparslan Türkeş Anısına Bir Panel Düzenledi

2013-04-15

Gazi Üniversitesi 100. Yıl Salonunda yapılan panel, 5 Nisan Cuma günü saat 14:00’da gerçekleştirilmiştir.   Saygı duruşu ve İstiklal marşımızın söylenmesiyle ardından 15 dakikalık Başbuğ Belgeseli Sinevizyondan hep birlikte izlenmiştir.

Açılış Konuşmasını yapan  Şube Başkanı Türkan Hacaloğlu’nun konuşmasıözetle:
“AlparslanTürkeş;çokyönlübirşahsiyetti. Asker,devletadamı,teşkilâtçı,ülkücü,politikacı veçoklarımızın gözden kaçırdığı ,bir düşünürdü. Türk devlet adamlarının en önemli niteliklerinden biri de eğitici olmalarıdır. Bilge Kağan,Fatih ve Atatürk’te gördüğümüz eğiticilik niteliği Alparslan Türkeş’in şahsında görmekteyiz. Türkiye’nin kalkınması ve Türk milletinin dünya milletleri ailesindeki üstün yerini alması için,Dokuz Işık adı altında topladığı bir doktrini ortaya koyan,ilkeler belirleyen bir hareket adamıdır. Bütün bu nitelikleri haiz olduğu için Türkeş,bir liderdir. Sadece Türkiye’ye değil ,bütün Türk dünyasına yol gösterdiği için liderdir. Türk milliyetçiliğini,bir aydın hareketi olmaktan çıkarıp bir siyasî dava haline getirdiği için liderdir.
Siyasî hayatta yeri bulunmayan Türk milliyetçiliğini Milliyetçi Hareket hâline dönüştürüp siyasetin en önemli unsuru seviyesine getirdiği için liderdir. Her türlü imkânsızlığı aşarak,bıkmadan,usanmadan ve en önemlisi yılmadan ders verir gibi,Milliyetçi Hareket fikrini büyük sabırla nakış gibi ülke saşında işlediği için liderdir.
Türkeş,bütün bu çalışmalarından dolayı başbuğ unvanını hak etmiştir.
Türkeş’in bütün davası Türklüktü. Büyük ve müreffeh Türkiye’yi inşa etmekti. Yalnız Türkiye’nin değil,bütün Türk dünyasının cihanda lâyık olduğu yerini kazanması gerektiğine inanıyor ve bunun için çalışıyordu. Türkeş,Türkiye’yi “bölünme kabul etmez kutsal bir bütünlük” olarak görüyor,bu konuda aykırı düşünceleri olanlara asla tahammül göstermiyordu. Türk milletinin;din,mezhep,siyasî düşünce,coğrafî bölge ve etnisite temelinde bölünmesini şiddetle reddediyor,mensubiyet şuurunu taşıyan,yani “samimi olarak ben Türk’üm diyen” herkesi Büyük Türk milletinin bir ferdi olarak görüyordu.

Açılım adı altında insanlarımızı ayrıştırma programı yürütenlerin,bütün siyasî ve insanî terbiye hudutlarını zorlayarak,”Türkeş sağ olsaydı bu süreci desteklerdi” hezeyanını savurma cür’etini gösteriyorlar. Bu büyük bir iftiradır. Kimi kandıracaklarını sanıyorlar? Başbuğ sağ olsaydı “Sen ne diyorsun,lan!” diyeceğinden kimsenin şüphesi olduğunu sanmıyorum.
Bugün,Türkeş’in büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğu millî kimlik ve millî bütünlük konuları hakkında değerli ilim adamlarımız konuşacaklardır.
            Ne mutlu Türk’üm diyene! “
Hacaloğlu’nun yukarıdaki konuşmasının ardından “Yeni Anayasa Çalışmaları ve Millî bütünlüğümüz” konulu panel başlatılmıştır.

Oturum başkanlığını Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kudret Güven’in yaptığı panelde konuşmacı olarak Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran “Alpaslan Türkeş ve Milli Birlik”; Prof. Dr. Atilla Özer “Yeni Anayasa Çalışmaları”; Prof. Dr. Sadi Çaycı “Yeni Anayasa Çalışmalarının Milli Güvenliğe Olabilecek Etkileri” üzerine yarım saatlik konuşmalar yapmışlardır. Sayın Taşkıran Başbuğun şu cümlelerine atıfta bulunmuştur: “Arkadaşlar kuvvet birlikten doğar. Milletimizin uğradığı bütün felaketler, birlik içinde yaşayamadığımızdandır. Bencillik millet hizmetinde en büyük tehlikedir. El ele verip çelikten bir kütle gibi hareket etmeliyiz”. Panelin sonuç bölümü soru-cevap şeklinde ilerlemiş katılımcılar Anayasa ve Türklük üzerine olan kaygıları hakkında konuşmacılara sorular yöneltmiştir.

Sonuç bölümünde “Asli Kurucu Meclis” ve “Tali Meclis” arındaki fark vurgulanmış ve sil baştan bir Anayasanın ancak Kurucu Meclisler tarafından yapılabileceği Tali Meclislerin ancak Anayasa değişikli yapabilecekleri belirtilmiştir. Yürürlükte bulunan 1982 Anayasasının 6. Maddesi “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir”  şeklinde başlar ve “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. ” şeklinde devam eder. 1982 Anayasasının hiçbir kimseye yeni bir Anayasa yapma yetkisinden bahsedilmemesi durumu, mevcut hükumetin böyle bir eyleme girmesinin büyük oranda illegal bir vaziyetolduğu vurgulanmıştır.