İçerikler

Türk Ocakları 103 Yaşında

2015-03-27
Dünyanın büyük güçleri tarafından yıkılıp paylaşılmak istenen Osmanlı Devleti,zor günler yaşıyordu. Türk medeniyetinin zirvesi olan Osmanlı Devleti, ayakta kalmak mücadelesi veriyordu. Dışarıdan büyük güçler, içerinden, yüzyıllarca refah ve huzur içinde yaşayan azınlıklar devletin parçalanması için üstün bir çalışma içinde bulunuyorlardı.

Bu cümleden olmak üzere, Müslim ve gayrimüslim unsurlar şiddetle kendi milliyetçiliklerini yaparken Türkler susuyor, devletin ve vatanın kurucusu ve asli sahibi olduğu hâlde Türklük duygusunu öne çıkarmıyor, hatta üstünü örtüyordu. ”Aman biz milliyetçilik yapmayalım, azınlıkları küstürmeyelim” düşüncesinde idiler. Ancak su uyuyor, düşman uyumuyordu.  Azınlıklar milliyetçiliklerini yaparken Türklerin millî duygularının köreltilmesinin, yok sayılmasının millî bir felâkete yol açacağını Türk aydınları görmeye başlamıştı. Mehmet Emin Yurdakul’un “Ben bir Tük’üm, dinim cinsim uludur” mısraları ile başlayan şiiri Türk aydınları arasında bir kıvılcım gibi parlamıştır. Bu kıvılcım, gittikçe yayılarak, Ergenekon’da dağları eriten devasa ocağa dönüşmüştür. İşte Türklüğün ateş çemberi içine alındığı bir zamanda 190 Askerî Tıbbıyeli Öğrenciler meseleye bir çözüm bulmak için devrin tanınmış şair, edip ve yazarlarına müracaat ederek onlarla toplantılar yaptılar bunlar arasında Mehmet Emin Yurdakul, Ağaoğlu Ahmet, Emin Bülent, Fuat Sabit Yusuf Akçura ile yaptıkları istişareler sonunda dokuz aylık bir çalışma içersinde 25 Mart 1912 de Fuat Sabit’in teklifiyle Mehmet Emin Yurdakul’un başkanlığındaTürk Ocakları adlı dernek kurulmuştur.Kuruluşa iştirak eden ünlü Sosyolog Ziya Gökalp’te ocağın çalışmalarına katılmıştır.  Osmanlı Devleti’ni kuran ve her türlü fedakârlıklarla ayakta tutmaya çalışan Türkler büyük ve şanlı tarihine yakışır bir şekilde,devletine sahip çıkıyordu.

Türk Ocakları böyle bir ortamda kurulmuştur.Kurucuları bir avuç Türklük şuuruna sahip aydındır.Kuruluşunda ve gelişmesinden devletin desteği bulunmamaktadır.Bu bakımdan Türk Ocakları,fikrî ve vicdanî hür aydınlarımızın eseridir.Hür iradeleri ile, var olan Türk milletine millet şuurunu kazandırmak için çalışmışlardır.Çalışmaları kısa sürede meyvelerini vermeye başlamış,Türk aydınlarının çok önemli bir kesimi ocak çalışmaları içinde bulunmuştur.Çanakkale Şehitliği’nde Türk Ocaklarının yetiştirdiği binlerce Türk genci yatmaktadır.

Millî Mücadele,hiç şüphe yok ki, Türk Ocakları mensuplarının,yani Türkçülerin büyük destekleri ile teşkilâtlandırılıp yürütülmüştür.

Türk Ocakları Cumhuriyetin ilânı ve onunla birlikte kurulan millî devletin kurulup geliştirilmesi çalışmalarında etkin roller üstlenmiştir.Cumhuriyetin temel felsefesi,Türklük üzerinde millî devletin oluşturulmasıdır.Cumhuriyetin kurucusu Atatürk,her gittiği yerde,Türk Ocaklarının şubesi varsa mutlaka oraya uğramış, en önemli konuşmalarını Türk Ocakları şubesinde yapmıştır.Günün kendine has şartları içinde Türk Ocaklarının kapatılması asla bu sonucu değiştirmemektedir.Çünkü cumhuriyetin temel gayesi millete millî benliğini kazandırmak,Türklük şuurunu geliştirmektir.Bu konudaki hassasiyet Atatürk’ün ölümüne kadar aynen devam etmiştir.

Bugün de ülkemiz ateş çemberinin içine alınmak istenmektedir.Dış tahriklerden ve içeride gördükleri müsamahalardan kuvvet kazanan bölücü faaliyetler, hızlanmıştır.Türklük herhangi bir etnik grup seviyesine indirilmeye çalışılmaktadır.Etnik ırkçılığın yaygınlık kazandığı bu ortamda Türk milliyetçiliği ayaklar altına alınmak istenmektedir..Osmanlı devrinde olduğu gibi Türklük yapılmazsa bölücülüğün önleneceğini düşünen ve böyle düşündürmeye çalışan zavallılar vardır.

Etnik bölücüler,siyasî ümmetçiler,Batının meccanî ajanları,Cumhuriyetin kurucu düşüncesine ve cumhuriyetin kurucusuna karşı azgın bir yıpratma kampanyası yürütülmektedir.Bu kampanyanın asıl hedefi,hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türk milletidir,Türklüktür.

Ancak gene hiç kimsenin şüphesi olmasın ki yediden yetmişe her Türk Ocaklı,atalarına lâyık olacak şekilde bu şer cephelerine karşı direnecek ve bu şer cephelerini tarihin çöplüğüne süpürecektir.Biz,yıldırımlar yaratan bir ırkın ahfadıyız.Bu coğrafyada yaşamanın zorluklarını biliyoruz.Geçmişte şer cephelerini nasıl dağıttıysak gene dağıtırız.Buna imanımız tamdır.

Bu düşüncelerle ocağımızın kuruluşunda ve gelişmesinde emeği geçenleri, ”Hayatta en büyük iftiharım Türk olarak yaratılmamdır” diyen Gazi Mustafa Kemal’i, şehitlerimizi gazilerimizi rahmetle anıyorum

Ne mutlu Türk’üm diyene.