• Panel: Alparslan Türkeş Anısına

    Panel: Alparslan Türkeş Anısına

  • Galip Erdem Paneli

    Galip Erdem Paneli

  • Değişen Dünya Düzeninde Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Yeri

    Değişen Dünya Düzeninde Türk Milletinin ve...

  • Cumhuriyet Döneminde  Türk Hukuk Sistemindeki Gelişmeler

    Cumhuriyet Döneminde Türk Hukuk Sistemindeki...

  • Panel: Cumhuriyetin Kazanımları

    Panel: Cumhuriyetin Kazanımları


“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır”

 
Ana sayfaArşivTarihî Çin Kaynaklarına Göre Türklerin Kökeni ele alındı

Tarihî Çin Kaynaklarına Göre Türklerin Kökeni ele alındı

2017-05-15

Doç. Dr. Erkin EKREM’in konuk olduğu 13 Mayıs 2017 Cumartesi günü "Tarihî Çin Kaynaklarına Göre Türklerin Kökeni” ele alındı.

Türk Ocakları Ankara Şubesi Başkanı Türkan Hacaloğlu, konferans öncesinde yaptığı kısa konuşmada, Doç. Dr. Erkin Ekrem'in dünya Uygur Türkleri’nin beyin takımının en önemli üyelerinden biri Türkistan ve Çin konusunda gerek Türkiye gerekse dünya çapında uzman akademisyenlerden biri olduğunu belirterek, "Davetimizi kabul edip buraya kadar geldikleri için de kendilerine çok teşekkür ediyorum.”dedi.

Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak görev yapan Doç.Dr. Erkin EKREM, konuşmasına kendisini de bir Türk Ocaklı olduğunu,25 yıl önce Türk Ocakları Ankara Şubesi'nde konferanslar izlediğini hatırlatarak başladı. Konuşması büyük bir ilgi ve dikkatle dinlenen Ekrem, Türklerin kökenini tarihî Çin kaynaklarından örnekler vererek görseller yardımıyla anlattığı konuşması özetle:

 

"TÜRKLERİN KÖKENİ İLE İLGİLİ BİLGİLERİN % 90'I ÇİN KAYNAKLARINA DAYANIYOR"

"Bizde belgeler az olduğu için kendi tarihimizle ilgili olarak Çin kaynaklarına ihtiyaç duymaktayız. Bu konudaki bilgilerimizin % 90'ını Çin kaynaklarına dayandırıyoruz." ifadesine yer veren Ekrem, şöyle devam etti:

"Bu sebeple üçüncü şahsın gözü ve zihniyetiyle bakılarak yazıldığı için bazı hususlara dikkat etmek lazım. Çünkü başka bir bakışla yazılmıştır. Çin kaynaklarında da bize açık seçik olarak 'Türk kökeni şuradan gelme, buradan gelme' diye bir ifade yoktur. En çok ticari ilişkiler ile diğer ekonomi veya kültürel ilişkiler hakkında belge ve bilgiler var ama pek de zengin bilgi yoktur. Türk kavramı, daha çok Avrupa menşeili olan bir kavramdı. Yani tarihî bir Türk kavramı ile modern çağın Türk kavramı iki çeşitti. 'Türk' demek için Kâşgarlı Mahmut'un eserinden gitmemiz lazım. Kaşgarlı Mahmut, yazdığı kitabın adı da zaten Divânü Lugati't-Türk. Halbu ki devletin adı Hakaniye'dir. Fakat Türk demiş. Türk demesinin sebebi de, Türkler Nuh'un torunudur. İslamiyet'e geçiş dönemlerinde atalarını değiştirmiş. Direkt İslam kaynaklarındaki rivayetlere bağlamaya çalıştığını görüyoruz. Türk adını da Allah'ın verdiğini söyler. Aynı zamanda Türkler Allah'ın ordusu olduğu için Allah her yerde Türkleri değerlendirebiliyor. Yani nerede bir sorun varsa Türkleri oraya göndereceğini de ifade ediyor."

Türk'ün manası konusunda Yusuf Has Hacib'in kitabında "güçlü ve kuvvetli" şeklinde ifadenin yer aldığını hatırlatan Doç. Dr. Erkin Ekrem, "Ama Türk'ün gerçekte manasının ne olduğu konusunda hâlâ tartışmalı yazılar, kitaplar vs.ler bulunmakta. Burada isimden daha çok sıfata benziyor. Yani güçlü, kuvvetli ve olgun gibi şeyler. Onun için bunun menşeini, etimolojisini henüz bulmuş değiliz." dedi.

Ekrem, konuşmasında şunları kaydetti:

"Kâşgarlı Mahmut’un Divânü Lugati't-Türk’teki Tanımı: Türk, Nuh’un torununun adıdır.

Bir topluluğun adı olarak Türk adını Allah vermiştir. Türkler, Allah’ın ordusudur. Türk’ün anlamı ise olgunlaşma çağı olarak açıklanmaktadır. Kaşgarlı Mahmut'un kitabında bahsettiği gibi Rum ülkesinden Japonya’ya kadar uzanan topraklarda yaşayan Peçenek, Kıpçak, Oğuz, Yemek, Başkurt, Basmıl, Yabagu, Tatar, Kırgız, Çigil, Tohsı, Yağma, Uğrak, Çaruk (Çarık), Çomul, Uygur gibi boyları kapsamaktadır. Asıl Türkler bunlardır. Kaşgarlı, eserinde Karahanlılar için 'Hakanlı Türkler', Karahanlı olmayanlar için 'öbür Türkler' veya 'Oğuz Türkmenleri' gibi ifadeler kullanmıştır ve buna göre, Karahanlı sülâlesinin de bir Türk boyu olduğu şüphesizdir. Kâşgarlı’ya göre, Türkler 20 boydan oluşur. Eserinin farklı yerlerinde bazı boyların Türk kavmi olduğunu özellikle vurgulamıştır. Divanü Lûgat-it Türk’e göre, Argu, Basmıl, Çigil, Çomul, Kay, Kırgız, Karluk, Kıpçak, Oğuz, Peçenek, Tatar, Tohsı, Uygur, Yabagu ve Yağma boyları Türklere mensup boylardır. Ayrıca Kâşgarlı, birçok boyun kullandığı dillerin arasındaki farklılıkları ortaya koymuşsa da, bu boyların kullandığı diller bütün Türk dilleri."

TARİHTE ÜÇ TÜRK KAVRAMI

 

Doç. Dr. Erkin Ekrem, "Gök Türkler, Türkler ve Ulus (nation) Türk" olarak nitelediği "Üç Türk Kavramı"nı şöyle anlattı:

"Gök Türkler bir boy olarak 10 urugdan (aşiret) oluşmaktadır, daha sonra 15 urug olarak bilinmektedir. 'A-shih-na, She-li T’u-li, Ch’uo (Çik), Nu-lai, Su-nung, A-shih-te, Chih-shih, Pa-yen A-shih-te, Ho-lu, Karluklar, Yü-she-shih, Tuo-ti Yi-shih, Pei-shih, Ssu-pi, Ch’i-lüeh. A-shih-na: Tengri’den Kut Almış Gök Türk Aile. Gök Türk kavminin esas boyu olan A-shih-na’ya Çin belgelerinde 'Sarı Baş (Gök) Türk' denmektedir. T’ang Sülâlesinin veziri Chang Chiu-ling’in, T’ang Sülâlesi İmparatoru Hsüen-tsung’un Gök Türklerin yıkılacağı tahminine karşı yazılan kutlama yazısında, kuzey bölgesi You-chou askerî valisi Chang Shou-kui’nin gönderdiği habere dayanarak, Gök Türkler hakkında bilgi verilmektedir: Gök Türklerden kaçan Kıtay bayanı Ch’ü-chiang’ın ifadesine göre, Türk bölgesinde 'Sarı Baş (Gök) Türkler' ile 'Mo-ch’uo Gök) Türkleri arasında mücadele yaşanıyordu."

TÜRKLERDE MİLLÎ KİMLİĞİN OLUŞUMU

Doç. Dr. Erkin Ekrem, Türklerde "millî kimliğin oluşumu" ile ilgili ünlü Rus tarihçi ve doğubilimci Vasillij Vladimiroviç Barthold'un bir tespitine yer verdi.

Ekrem, "Barthold, tarihteki Gök Türk kavminin ve kurmuş olduğu devlet adının 'nasıl olup da diğer kabileleri de kapsayacak bir isim-sıfata dönüştüğü ve ne şekilde bugün anladığımız manayı kazandığı da pek bilinmiyor.' diyerek, söz konusu Türk kavramının ilk defa VII.-VIII. yüzyıllarda Araplar tarafından, yani İslâm dünyasında kullanılmış olduğunu ileri sürmüştür. Barthold’a göre, İslâmiyet dairesi dışında Türk kelimesi o kadar yayılmamıştı.” diye konuştu.

"Halbuki II. Gök Türkler Dönemi'nde Türkler kimliği Oluşmuştu." diyen Ekrem, "Çin kaynaklarında Türkleri 'Gök Türklerin çeşitli boyları, çeşitli Gök Türk boyları veya Batı Gök Türklerin çeşitli boyları' olarak tanımlamaktadır." ifadesine yer verdi.

UYGURLARIN TÜRK KİMLİĞİ

Konuşmasında "Uygurların Türk kimliği" ile ilgili bilgi veren Ekrem, şunları söyledi:

"Müslüman olmayan Turfan Uygur hâkimiyetine (866-1209) ait X. yüzyıla tarihlenen bazı Uygurca Budist belgelerinde Türk kimliğinin benimsemiş olduğu gözlenmektedir.

X. yüzyıl öncesine ait Kumul nüshası Uygurca Maytri Simit adlı tiyatro eserinin birinci bölümünün onaltıncı varağının B 26-27 satırında da eserin Toharca’dan Türkçe’ye tercüme edildiği ibaresi geçmektedir. Hatta Sarı Uygurlarla ilgisi olan Kan-chou’daki Uygurlar da Uygurca’yı 'Türk dili' olarak kabul etmektedirler. Çince Hsüen-tsang Seyahatnamesi’nin V. bölümünde Himatala memleketi hakkında bilgi verilirken, bu memleketin örf-adetlerinin Gök Türklere benzediği yazılmaktadır. Turfan Uygurlar bazen Türkler için 'Türk Ulusu' kelimeyi kullanmaktadır. Turfan Uygur metinlerinde Talas ile Balasagun arasında yaşayan Argular da 'Türk Ulusu' olarak tanımlanmaktadır. Ancak Barthold Turfan metinlerinde geçen bu tür ibarelerin nadir bir istisna teşkil ettiğini ileri sürmüştür."

HUNLAR DÖNEMİNDE ULUS KAVRAMI

Doç. Dr. Erkin Ekrem, Hunlarla ilgili olarak "Çince Hsüen-tsang Seyahatnamesi’nin VI. bölümünde yer alan Hsiung-nu yani Hunlar, Singku Seli Tutun’un Uygurca çevrisinde 'Türk yocul bodun' (göçebe Türk halkı) şeklinde tercüme edilmiştir." bilgisine yer verdi.

T’ang Sülâlesine ait birçok belgede Gök Türklerin bazen Hunlar olarak adlandırıldığını hatırlatan Ekrem, tarihî anlatımlarına şöyle devam etti:

"Çin'de M.Ö. 757'de bir isyan çıkacak Uygurlar yardım edecek. Uygurlar kudretli bir devlet olunca yeni bir din ve yeni bir anlayış olması gerekiyormuş. 808-821 arasında Uygur hakanı olan biri adınıa dikilmiş olan bir yazıT var. Bu yazıt üç dilde yazılıyor. Yazıtta yer alan Türk ifadesi bir üst kimliği İfade ediyor. T’ang Sülâlesi döneminde Çinliler Gök Türklerin Hunlar’dan geldiği kanaatindedirler. Hunlar Döneminde Ulus Kavramı Vardı. Hun Hükümdar Mete (Bagatur) M.Ö. 176 yılında Han Sülâlesi Hükümdarı Wen-di’ye yazdığı bir mektupta, 'Tengri’nin lütfu ile 26 göçebe ve yerleşik ülkeleri hâkimiyet altına almıştı ve hepsi Hun oldu. Ok-yay çeken topluluklar bir aile oldu.' diyor. Yani kendisi Hun, fakat yönettiği toplulukları da Hun yaptığını söylüyor. M.ö. 176'da Türkler bu kavramı biliyordu. Hun yönetici ailedir, yönetici sınıftır, yönetilen birçok topluluğunu hepsini Hun yapmış. Osmanlı devletinde olduğu gibi. Herkes Osmanlı ama çeşitlikler var. H. W. Bailey, bazı araştırmalarında Doğu Türkistan’dan Çin’in Kan-su eyaletine kadar bölgelerde X. yüzyıla ait belgelerde ttrukä/ttrukä yani (Gök) Türk adının geçtiğini ve bunun özellikle Kan-su eyaletinde kurulan Kan-chou Uygur devletinde rol oynadığını belirtmektedir." dedi konferans sonu-cevapla sona erdi.

Paylaş

O Sadece Mustafa Kemal Değil, O TÜRK’ÜN ATASI ATATÜRK’TÜR

Türk milletinin ve mazlum milletlerin kötü talihini değiştiren üstün kişiliği ile çağa damgasını vuran büyük önder ATATÜRK’Ü aramızdan ayrılışının 83.Yıl dönümünde minnet ve saygıyla anıyoruz.

Tarihte bin yılda bir gelebilecek üstün nitelikli devlet ve fikir adamı ne mutlu ki Türklüğün en zor günlerinde bizim milletimize nasip oldu. O’nun üstün devlet ve fikir adamlığı sayesinde vahşi Batının “hasta adam” olarak nitelendirdiği Osmanlı Devleti’nin külleri arasından bugünün güçlü modern Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu cumhuriyetin evlatları olarak da biz bağımsız lâik ve demokratik Türk devletini kanımızın son damlasına kadar koruyup yaşatacağımıza and içmişiz…

Vatanı, milleti, namusu, şan ve şerefi için hayatını feda etmekten çekinmeyen, yolundan ve sözünden dönmeyen, vatan yaptığı her yerde, ilim ve kültür meşalesini tutuşturan insan Türk’tür. İşte o Atatürk’tü.

Gazi Mustafa Kemal “Ne mutlu Türküm diyene” diyerek özünü bu sözle ifade etmiştir. 

Büyük adamlar ancak büyük milletin bağrından çıkar. Bir düşünürümüz ‘’Türk Milletinin portresini sadakatle çiziniz o zaman Atatürk’ün portresini çizmiş olursunuz’’ der.

O çok özel bir şahsiyetti. Çünkü O şahsi ihtiraslarını millet yolunda hizmet gayesine veren bir Türk’tür.

O Kişi oğlu kişi değil, bir ülkü bir düşünce sistemi medeni hayatın gücü kaynağıdır.

O insanlık idealine aşık, faziletin timsali, karanlığa düşmüşlerin ümit ışığı ve meşalesidir. Çekin ellerinizi Atatürk’ümüzün üzerinden onu sağa sola götürmeyin. Onun adını ucuz politikalarınızla kirletmeyin. Çünkü O milli dehânın tam Kemâlidir. Türk’ün hem celâli hem cemalîdir.

 Asırlar boyunca hür yaşamış bu milletin gözü pek alnı açık vicdanı temiz Türk! Atatürk.

Vurunca kılıç kesmeyen, bir acı sözle devrilen zalimlerin başına balyoz, acizlerin derdine derman kaya gibi sert, ipek kadar yumuşak, insanlık tarihinin onuru Türk! Atatürk.

Omuzuna attığın gurbet heybesiyle dağlara, ovalara, vadilere medeniyet tohumlarını eken, geçtiğin her yerde uyuyan insanları uyandıran, aydınlığa kavuşturan Türk! Atatürk

“Bir gün İstiklâl ve Cumhuriyetine kast eden düşmanlar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olur” demiştin.

Cumhuriyeti emanet ettiğin Türk Gençliği galibiyetin mümessili olarak Vatanı böldürüp bayrağını asla indirmeyecektir…

İktidarda olup gaflet ve delalet içinde onları uyandıracak, Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini daima koruyacak milletine ve devletine sahip çıkmak en büyük ülküsü ve ideali olacaktır. Her şeye rağmen bil ve inan ki Türk milletinin düzenini bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Birlik ve beraberliğimize gölge düşürmek isteyenlere asla müsaade edilmeyecektir.

“Tefrika girmeden bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler onun top sindiremez.

Sahipsiz olan bir vatanın batması haktır.

Sen sahip olursan bu batan batmayacaktır.”

Aziz Atatürk kurduğun son Türk Devletini ecdadımızın son yadigarını aziz vatanımızı bölmek parçalamak isteyenlere arkanda bıraktığın Türk Gençliği asla müsaade etmeyecektir. Ellerine tutuşturduğun ilim, irfan meş’alesini söndürmeden ebediyete kadar taşıyacağına inanıyorum. Naçiz vücudun toprak oldu ama Türk devleti milletiyle sonuna kadar yaşayacaktır. Mehmetçik nöbetini tutuyor, vatanını kahramanca savunuyor. Rahat uyu Atam.

O Türklüğün eşsiz lideri Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve silah arkadaşlarını, şehitlerimizi, gazilerimizi bir kere daha rahmet, minnetle anıyorum. Ruhları şâd olsun.

Türkan HACALOĞLU

Ankara Türk Ocağı Başkanı

İSTİKLÂL MARŞI KABULU

Yayınlar

Sosyal medya